Ve Dağlar Yankılandı

Çevirmen:
ISBN:
978-605-185-093-1

2. El Bilgileri:
Temiz kullanılmış, yeni gibi.

29,41 

Çevirmen:
Hazırlayan:
ISBN:
978-605-185-093-1
Sayfa Sayısı:
476
Basıldığı Yer:
İstanbul
2. El Bilgileri:
Temiz kullanılmış, yeni gibi.

Açıklama

Herhangi Bir Sayfa (96-97)

Bay Wahdati’nin yanında yirmi dört saat çalıştığımdan, yirmi dört saat onun konutunda yaşıyordum. O günlerde ev, sizin Kâbil’e geldiğiniz 2002 yılındaki içler acısı haliyle kıyaslanamazdı, Bay Markos. Çok güzel, muhteşem bir yerdi. Bina o sıralarda, elmasla kaplanmışçasına bembeyaz ışıldardı. Bahçe kapısı asfalt kaplı, geniş bir araba yoluna açılıyordu. İnsan içeriye adım attığında, kendini uzun, seramik vazolarla ve oyma ceviz çerçeveli, yuvarlak bir aynayla süslenmiş, yüksek tavanlı bir holde bulurdu; hani şu, sizin çocukluk arkadaşlarınızla kumsalda, eski, ev yapımı bir kamerayla çektiğiniz fotoğrafı bir süreliğine astığınız yerde. Oturma odasının pırıl pırıl parlayan zeminini koyu kırmızı bir Türkmen halısı örtüyordu kısmen. Halının yerinde yeller esiyor şimdi, tıpkı deri kanepeler, el işçiliğinin ürünü kahve sehpası, lapis satranç takımı, yüksek, maun vitrin gibi. O görkemli mobilyalardan pek azı kurtulabildi, onların da ne yazık ki eski halinden eser yok.

Taş kaplı mutfağa ilk girdiğimizde, ağzım bir karış açık kalmıştı. Bütün Şadbağ köyünü doyuracak büyüklükte olduğunu düşündüm. Altı gözlü bir ocak, buzdolabı, kızartma makinesi, sayısız tencere, tava, bıçak ve mutfak aleti emrime amadeydi. Banyoların dördünün de karmaşık desenlerde oyulmuş mermerleri, prselen lavaboları vardı. Sizin şu üst kattaki banyonuzda dör köşe delikler var ya, Bay Markos, onların içi bir zamanlar lapisle doluydu.

Arka bahçeye gelince; bir gün üst kattaki çalışma odanızda oturup aşağıdaki bahçeye bakmanızı ve eski halini gözünüzde canlandırmaya çalışmanızı dilerim. Bahçeye, yeşil sarmaşıklarla kaplı bir parmaklığın çevirdiği, yarımay şeklindeki bri verandadan giriliyordu. O günlerde gümrah ve yemyeşil olan çimenlik, yer yer çiçek tarhlarıyla bezeliydi (yasemin, yabangülü, sardunyalar, laleler) ve iki sıra halinde uzanan meyve ağaçlarıyla sınırlandırılmıştı. O kiraz ağaçlarından birinin altına uzanıp gözlerini yuman, yaprakların arasından geçen tatlı esintileri dinleyen biri, dünyada yaşanacak bundan daha güzel bir yer olamaz derdi, Bay Markos.

Ben bahçenin arka tarafında bulunan bir kulübede yaşıyordum. Bir penceresi, beyaza boyalı, temiz duvarları vardı ve genç, bekâr bir erkeğin mütevazı ihtiyaçlarını rahatça karşılayacak genişlikteydi. Bir yatağım, bir masayla sandalyem, bir de namaz seccademi günde beş kez yayabilecek yerim vardı. Kulübe o sıralarda işimi güzelce görüyordu, şimdi de görüyor.

Bay Wahdati’ye yemek pişiriyordum; önce merhum annemi, daha sonra da Kâbil’de çalıştığım evde bir yıl boyunca yamaklığını yaptığım, yaşlıca Özbek aşçıyı gözlemleyerek edindiğim bir beceriydi. Aynı zamanda, büyük bir mutlulukla, Bay Wahdati’nin şoförlüğünü de yapmaktaydım. 1940’lı yılların ortalarından kalma bir Chevrolet’si vardı, suni deriden mavi koltuklarına ve krom jantlarına uygun, ten rengi bir tavanı olan, gittiği her yerde bakışları üzerinde toplayan, fiyakalı, mavi bir arabaydı. Kullanmama izin veriyordu, çünkü basiretli, yetenekli bir sürücü olduğumu kanıtlamıştım, dahası, kendisi erkek cinsinin araba sürmekten hoşlanmayan nadir örneklerinden biriydi.

Ek bilgi

Boyutlar 11 × 18 cm
Boyutu

Cilt

Dili

Durumu

Orjinal Dil

Türü

Ve Dağlar Yankılandı

29,41 

Stokta var